İhracatta Başarısız Olmanın Yolları!

Eskiler ” Tariz derdi ” şimdilerde ” Sarkasizm ” diyorlar.

Bir dost sohbetinde konuşulanların sonucu olarak, arşivimden sarkastik bir yazım…

Size gelen e-posta taleplerine hemen cevap vermeyin.

Bırakın beklesinler!

Size geldilerse, sizden almak istiyorlar demektir.

Bu nedenle hemen işin üstüne atlamayıp, kendinizi biraz naza çekin ki malınız biraz daha kıymetlensin. Sizden cevap gitmeyince telefon da edebilirler.

Telefonda onlara “ Başka işlerimiz vardı da ondan cevap gecikti kusura bakmayın “ diye cevap verin. Telefon ettiklerine göre, sizden kesin almak niyetindedirler, sakın ola ki acele cevap vermeyin.

Biraz peşinizde dolaşsınlar…

Hele bir üç hafta geçsin aradan.

Bakarsınız o arada taleplerini tekrarlarlar.

Tekrarlanan talep iletisine bakıp “ Amma da kıymete bindik yahu “ diye kasılırsınız.

Sonunda, müşteriyi iyice dara soktuğunuza karar verince de şöyle okkalısından bir fiyat çekersiniz.

Ne yani, onca peşimizde dolaşan müşteriye bir de uygun fiyat mı verecektiniz?

Bu kadar üstünüze düştüklerine göre, siz de iyi bir kâr etmeyi hak etmişsinizdir mutlaka.

Fuara gitmişseniz ve müşterinin biri gelip diğeri gidiyorsa, sakın hepsine aynı fiyatı vermeyin. Her gün fiyat arttırın ki malınızın ne kadar talep edildiğini anlasınlar.

Fuar standınıza gelenlere biraz kasılın, hemen ilgilenmeyin.

Ne de olsa siz oralara kadar gidip ürünlerinizi teşhir edecek kadar güçlüsünüz.

Yurt dışındaki standınızda firmanızdan bir dolu eleman olmalı.

Yabancı dil bilmeleri veya müşteri ile müzakere konusunda usta olmaları da gerekmez. İşletmeden patronun yakınları, torpilli çalışanlar da gitsin.

Onların da hakkı değil mi yurt dışını görmek.

Bol, bol çekirdek götürün çitlemek için. Standınızdaki sandalyeleri doldurup çerez yiyerek sohbet etsinler ki, görenler “ Vay be ne kadar ziyaretçileri var “ desin.

Sakın ola fuara gitmeden oradaki müşterilerle temas etmeye kalkmayın.

Nasıl olsa onlara yakın gidiyorsunuz, isteyen bir zahmet kalkıp gelsin.

Bir de kırmızı halı mı serecektiniz yani!

Fuarda dağıtılacak katalogları, fuarın hemen açılış günü öğleden sonra veya ikinci günü de getirseler olur. Ne zararı var ki, size gelen nasıl olsa malların ne olduğunu biliyor.

Kataloglar Türkçe olsun ki elinizde kalanları yurt içi fuarlarda değerlendirebilesiniz.

Bir de yabancı dillere tercüme masrafı çıkarmayın ortaya.

İhracat yazışmalarını yapmak için, kolejde okuyan çocuklarınızı kullanabilirsiniz.

Nasıl olsa yabancı dil öğrensinler diye o kadar para dökmüyor musunuz?

Biraz işe yararlar hiç olmazsa ve siz de işletme sırlarınızı saklamış olursunuz!

Biraz bilmedikleri sözcükler veya cümleler olabilirse de sorun değil.

Sözlükler ne güne duruyor.

Yabancı müşterilerle yapacağınız görüşmelerde, müşterinin ülkesinde yaşamış veya müşterinin ülkesinin dilini bildiğini söyleyen komşularınızı kullanın.

Sizin işinizi veya ihracatla ilgili konuları bilmesi o kadar önemli değil.

Nasıl olsa müşteriyle bir türlü anlaşmaya varırsınız.

Fiyatta anlaşsanız yeterli zaten, gerisi fasa fiso!

Çok sıkışırsanız biraz da kâğıt üzerine şekiller çizerek anlaşabilirsiniz!

İhracat konusunu bilenlere danışmayın, seminerler ve eğitimlerde boşuna vakit kaybetmeyin. Onlar sizin işinizi sizden daha iyi mi bilecekler?

Tüm bunları ve benzeri davranışları sergileyin, size garanti veriyorum,

İHRACAT KAPINIZA UĞRAMAYACAKTIR

Şefik ERGÖNÜL
İşte Kobi