Küreselleşmeye uyarı mı?

Ebedi Yeşil’in (Ever Green) Hep Verilen (Ever Given) gemisi, o yüksek teknolojisine karşın, yüklü konteynerlerin yüksekliğinin yarattığı yelken etkisine dayanamayıp, Süveyş kanalı gibi muhafazakâr bir ortamda dans etmeye kalkınca karaya oturdu.

Şaka bir yana, böylesi yüksek teknolojili bir geminin karaya oturması insanı düşündürüyor. Kanaldan geçişte uygulanan güvenlik önlemleri, kum fırtınasının ve görüş mesafesinin düşmesinin önüne geçemedi.

Geminin karaya oturduğu günden bu yana düşündüğüm konulardan bir tanesi geçmişte batılı ülkelerin Mısır’a askeri harekât düzenlemelerine kadar varan yaşanan krizler.

Dünya ticaretinin yüzde on ikisinin geçtiği söylenen bir kanaldan söz ediyoruz. Öyle bir kanal ki burayı kullanmayan gemilerin hem sefer süresi hem de yol masrafları, taşımacılıktaki rekabetlerini yok edecek kadar artıyor.

Kaldı ki Dünya’nın en güvenli kanallarından birisi olarak da tanımlanan bir su yolu.

Buna güvenilirliğe karşın böylesi bir olay tüm küresel ticaret dünyasının yüreğini hoplatıp, mevcut planlarını gözden geçirmelerine neden oluyor.

İlginçtir, Covid-19 pandemisi de aynı yürek çarpıntılarına neden olmuştu.

Oxford Üniversitesinde küreselleşme profesörü olan Ian Goldin’in New York Times (NYT ) gazetesinde yer alan bir ifadesi aynen şöyle; ” Gittikçe daha karşılıklı bağımlı olduğumuz sürece, her zaman tahmin edilemeyen kırılganlıklara daha fazla maruz kalacağız. Hiç kimsenin Pandeminin nerden çıkacağını tahmin edememesi gibi, hiç kimse bir geminin bir kanalın ortasında karaya oturacağını da tahmin edemezdi. Aynı şekilde bir sonraki siber saldırıyı veya finansal krizi de tahmin edemeyiz amma olacağını biliyoruz.”

NYT haberinde, bu kanal krizi ile bağlantılı olarak ayrıca, sermaye sahiplerinin paralarını stoklara bağlı tutmak yerine Tam Zamanında (Just-in-time) teslimat sistemini geliştirerek, hissedarlara daha fazla kazandırma yoluna gittikleri belirtiliyor.

Ancak her şeyde olduğu gibi “Azı karar, çoğu zarar” kuralının burada da çalıştığı ve tehlikelerin ortaya çıkabileceğinden söz ediliyor.

Ayrıca Covid19 krizinin getirdiği sıkıntılardan birisinin de küresel taşımacılıkta ortaya çıkan konteyner krizi olduğunu biliyoruz. Sea Intelligence/Danimarka firmasının haberine göre de Şubat ayında Asya’dan Avrupa’ya gelen konteynerlerin dörtte üçü limanlara geç gelmişler.

Söz ettiğimiz bu kadar olaydan sonra Türk ihracatçıları olarak bulunduğumuz yere, başka bir deyişle Türkiye’mizin konumuna bakarak, böylesi ve olası krizlerde ne kadar çözüm ortağı olabileceğimizi bir değerlendirelim.

En büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği ile doğal afetler olmadığı takdirde taşıma konusunda böylesi konteyner veya karaya saplanma krizleri sonucu tıkanma yaşamamız pek de olası değildir.

Öte yandan, bizim de küresel bağımlılıklarımızın bizleri böylesi krizlerde nasıl etkileyebileceğini düşünelim.

VUCA ile yönetim konusuna çok derinlemesine olmazsa bile ara sıra değinirim, kulağınızda olsun…

Tüm küresel koşulları dikkatle izleme ve akıllıca planlama yaparak yönetme çabası, Türk ihracatçılarını her geçen gün daha da güvenilir ve aranan firmalara yapacaktır.