Çok sevdiğim ve sıkça kullandığım deyişlerden bir tanesi de “Söz uçar yazı kalır” Ayrıca araştırmaların sonuçları söylenilenlerin, başka bir deyişle sözcüklerin iletişimdeki önem yüzdesinin en fazla 7 ile 8 arasında olduğunu belirtiyor.
Ancak konuşmanız sırasındaki ses tonunuzun, iletişimdeki önem yüzdesinin 38/40’a kadar varabildiği vurgulanıyor.
İster inanın ister inanmayın amma iletişimin geriye kalan kısmını da tamamen beden dili kapsıyor. Bu da şunu öne çıkarıyor ki muhataplarınız ne söylendiğinden daha fazla nasıl söylendiğine bakıyorlar.
Bir de insanların öğrenme araçlarına baktığımızda, öğrenilenlerin neredeyse dörtte üçünün görerek öğrenildiğini görüyoruz.
Bu da demek oluyor ki insanlar daha çok görerek öğreniyorlar…
Hele bir de akılda kalma oranlarına eğildiğimizde işler biraz daha karışıyor.
Herhangi bir bildirimin ve iletişimin görsel ve işitsel olması halinde, akılda kalma oranı yüzde elliyi aşıyor.
Şimdi elimiz şakağımıza koyarak düşünelim “Sunum şart mı?”
İşinizi çok iyi biliyorsunuz, konuya çok hâkimsiniz, ürünleriniz de çok nitelikli.
İyi de olası müşterinizin bundan haberi var mı?
İhracat yöneticisi olarak bunların böyle olduğunu olası müşterinize nasıl anlatacaksınız.
Bu arada unutulmaması gereken çok önemli bir konu da bu anlatımı ana dilinizde değil de yabancı bir dil kullanarak yapacağınız.
Üstüne üstlük muhatabınız da sizi büyük olasılıkla kendi dilinde değil de yabancı bir dil kullanarak anlamaya çalışacak.
Siz iletişim için kullanacağınız yabancı dile ne kadar hâkimsiniz?
Muhatabınız aynı dile ne kadar hâkim?
Sizin bu dildeki telaffuzunuzu ne kadar düzgün ve konuşmanız ne kadar anlaşılır?
Muhatabınız bu dili sizin aksanınızla duyduğunda ne kadar algılayıp ne kadar anlayabilecek?
Siyasilerimizden birisinin konuştuğu İngilizceyi ilk kez duyduğumda kulaklarıma inanamamıştım. Zira İngilizcesinin iyi olmasına karşın sanki Türkçe konuşuyor gibiydi. Çünkü konuşmasının tüm entonasyonu ve vurgulamaları tamamen Türk Dili yapısındaydı. Böylesi bir ifade karşısında muhatabınızın, söylenilenlerin bir kısmını anlayamayıp kaçırması çok büyük bir olasılıktır.
Ben size İngiliz dilini onlar gibi konuşun demiyorum…
Amma biz ihracatçıların, her iki tarafın da yabancı dil olarak kullandığı farklı bir dili kullanarak iletişim kurmak zorunda olduğumuzu hatırlatıyorum.
Hal böyle olunca da iletişimi kolaylaştırmak, müşterilerimizi daha kolay ikna edebilmek ve ifade etmek istediklerimizi doğru iletebilmek için “Sunum şart” diyoruz…
Hele bir de bugünkü kısıtlanma ortamlarında kişilerin birbirleriyle iletişiminin büyük oranda sanal ortamlarda yapılması, sözel iletişimlerin zorluğunu biraz daha öne çıkartıyor.
Çünkü, sanal ortam iletişimlerinde, yüz yüze yapılan iletişimlerde beden dilinin verdiği güçlü destekten mahrum kalıyoruz.
O boşluğu doldurmak için bize farklı bir destek gerekiyor…
İşte o da “Sunum.”
Bu sohbette sunum tekniklerine girmeyeceğim amma iyi hazırlanmış bir sunumun, sanal ortamda ihracatçıya vereceği desteği aklımıza yazalım.
Sunumuzun içerisine mesajınıza uygun, ifade etmek istediğinizi görselleştiren, akılda kalıcı unsurlar ekleyin.
İçi kalabalık, çok sayıda yansı içeren sunumlar değil, öz ve gerektiği kadar uzun sunumlar sizleri başarıya taşır…